Filistinli şair Sakarya’da sanatseverlerle buluştu
Sakarya Büyükşehir’in Haziran Kültür Sanat Etkinlikleri çerçevesinde Sakarya’ya gelen Filistinli şair İbrahim Nasrallah, edebiyatseverlerle buluştu. Filistin direnişinde edebiyatın yerini anlatan Nasrallah, "Eğer biz bu hikâyeleri anlatmazsak, bizi yok sayacaklar. Yazdığım her dize, her cümle ‘biz buradayız’ demenin bir yoludur" dedi.
KÜLTÜR-SANAT

Sakarya Büyükşehir’in Haziran Kültür Sanat Etkinlikleri çerçevesinde Sakarya’ya gelen Filistinli şair İbrahim Nasrallah, edebiyatseverlerle buluştu. Filistin direnişinde edebiyatın yerini anlatan Nasrallah, "Eğer biz bu hikâyeleri anlatmazsak, bizi yok sayacaklar. Yazdığım her dize, her cümle ‘biz buradayız’ demenin bir yoludur" dedi.
Sakarya Büyükşehir Belediyesi’nin Haziran ayı kültür sanat etkinlikleri çerçevesinde düzenlediği programda, Filistinli şair ve yazar İbrahim Nasrallah edebiyatseverlerle bir araya geldi. Ofis Sanat Merkezi’nde gerçekleştirilen "Filistin Direnişi ve Edebiyat" konulu söyleşide, Filistin direnişi edebiyatın diliyle gündeme taşınarak edebi ve kültürel bir farkındalık oluşturuldu. Programın moderatörlüğünü Prof. Dr. Cengiz Tomar üstlenirken, Nasrallah konuşmasında Filistin direnişinin yalnızca siyasi değil, aynı zamanda kültürel ve insani boyutlarıyla da anlaşılması gerektiğini vurguladı. Şiirin, işgal altındaki bir halkın nefes alma biçimi olduğunu belirten Nasrallah, edebiyatın direnişteki yerini anlattı. Nasrallah, "Eğer biz bu hikâyeleri anlatmazsak, bizi yok sayacaklar. Yazdığım her dize, her cümle ‘biz buradayız’ demenin bir yoludur. Sürgünü, işgali, mülteci kamplarını anlattım ama hep bir umutla çünkü edebiyat sadece acıyı değil, umutla hayatta kalmayı da anlatır. Ben Filistin’i anlatırken aslında insanlığa sesleniyorum: Adaletin, hafızanın, vicdanın diliyle" dedi.
"Ben edebiyata bir mecburiyet olarak sarıldım"
Nasrallah, edebiyata yönelmesinin bir tercih değil, zorunluluk olduğunu belirterek, "Ben edebiyata bir mecburiyet olarak sarıldım. Çünkü çocukken mülteci kampında her gün gördüğüm şey, yoksulluktan ziyade hafızasızlıkla mücadeleydi. Babam, köyümüz El-Bureij’den kovulmuştu. Ben orayı hiç görmedim ama romanlarımda hep oradaydım. Ailemle yaşadıklarımızı, kaybettiklerimizi anlatmanın başka bir yolu yoktu. Edebiyat bana evimizi yeniden kurma şansı verdi; kelimelerle, cümlelerle ben hala o evde yaşıyorum" diye konuştu.


Yorum Ekle
Adınız / RumuzYorumunuz