Sakarya Haberleri
Telegram'da ve Instagram'da
BİZİ TAKİP EDİN

Cumhuriyet Halk Partisi İl Başkan Yardımcısı Şükran Gökpınar Röportajı

"Zor durumlarda eleştiri ve özeleştiriden korkmamalı, sorunların üzerine gitmeliyiz."

RÖPORTAJ
Cumhuriyet Halk Partisi İl Başkan Yardımcısı Şükran Gökpınar Röportajı

ŞÜKRAN HANIM BİZE KENDİNİZDEN BAHSEDER MİSİNİZ?

Ben 1968 yılında Sakarya Hendek Soğuksu köyünde Cumhuriyet Halk partili bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldim. 37 yıldır parti üyesiyim. Bu süreç içinde il yönetimlerinde kadın Kollarında görev aldım halen il yönetiminde örgütlerden sorumlu il Başkan yardımcısı ve il yönetim kurulu üyesi olarak görev Yapmaktayım. Bunun yanı sıra Disk emekli sen de yönetici ve disiplin Kurulu başkanlığının yanı sıra birçok demokratik kitle örgütü ve sivil Toplum örgütünün aktif üyesi olarak yer aldım ve faaliyetlerim sürmekte.

CUMHURİYET HALK PARTİSİNE GEÇMEDEN ÖNCE ÜLKEMİZİN DURUMUNU VE AKP’YE OY VERMİŞ YURTTAŞLARIMIZ HAKKINDA NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ?

Türkiye'de hayat özellikle son yıllarda emeği ile geçinen insanlar için çile olurken, bir avuç zengin için güzel mi, güzel olmaya devam ediyor. İktidar, 28 Mayıs'tan bu yana neredeyse her gece zam üzerine zam ilan ediyor. Ama bu zamlara karşı cılız birtakım tepkiler dışında görünen bir şey yok. Tüm sektörler tıkanmış, kimsenin yarın ne olacağı belli değil, kiralar çalışanların maaşlarıyla eşdeğer hale gelmiş, 20 milyon açlık, 51 milyonda yoksulluk sınırı altında yani 71 milyon açlık ve yoksulluk içinde yaşayan insanımız varken, iktidar %5-6 büyümeden bahsediyor, her şeyi güllük gülistanlıkmış gibi gösteriyor.

AKP Seçmenine gelince öncelikle 85 milyon yurttaşımızın hepsinin ayrı ayrı çok kıymetli bulduğumu ve tercihlerine saygı gösterdiğimi söylemem gerek ancak; Bu ülkenin can vererek değil soğan ekmek yiyerek kurtarıldığını zanneden, 1071'den bu yana bu topraklarda yaşayabilmek adına verdiğimiz onca şehidi , dökülen onca kanı, Kurtuluş Savaşı'nı, terör şehitlerini, Lozan’ı , Montrö’yü  bilerek ya da bilmediğinden inkar eden çok geniş bir kitle var... Vatan kavramlarının ne olduğu bile belli değil... Yeri gelip kefen giyip şov yapan ama  çoğu askere bile bir şekilde gitmemiş göstericiler, muhalefet seçimi kaybedince vatan kurtuldu zanneden çok küçük fanatik bir kitleyi ifadelerimin dışında tutuyorum.

ŞÜKRAN HANIM SİZİ İLÇE BAŞKAN ADAYI OLMAYA İTEN TEMEL MOTİVASYON NEYDİ?

Seçim sonuçları toplumda bir umutsuzluk iklimi yaratmış olabilir ancak önemli olan yüzümüzü çağdaş ve aydınlık bir Türkiye kararlılığıyla geleceğe dönme vaktidir. O nedenle; ben partimin başarısının örgüt aidiyetinden geçtiği kanaatindeyim. Partimizde üst enciliği, seçkinciliği, liyakatsizliği ve şovenliği reddediyorum. Hayalimdeki özgürlükçü ve katılımcı ilçe başkanlığı yönetimini uygulamak üzere  yol arkadaşlarım ve parti tabanında geniş katılımın sağlandığı bir iş birliğine olan inançla yola çıktım ve oldukça kapsayıcı olarak yönettiğimiz sürecin tabanda karşılık bulacağına olan inancım tamdır.

CHP'DE ADETA HERKESİN MOTTOSU HALİNE GELEN DEĞİŞİMDEN SİZ NE ANLIYORSUNUZ, DEĞİŞİME BAKIŞ AÇINIZ NEDİR?

Yıllardır “Bu seçimde kurtuluyoruz” söylemi can sıkıcı bir hale geldi. İktidarlar geç de olsa değişiyor; yolsuzluk, arsızlık, kötü yönetim değişmiyor. Sorumluluğu kimseye fatura edemediğimiz gibi, bir ömür boyu siyaset yapan aktörlerden de kurtulamıyoruz.

“Şimdi konuşmanın zamanı değil, hele bu AKP’den kurtulalım, sonra bakarız” dersek, geçmişte yaşadıklarımıza benzer şeyler yaşamaya devam ederiz. Ülkelerin tarihlerinde suskunluklar ne büyük savaşları engelleyebilmiş ne sorunları çözebilmiştir. Zor durumlarda eleştiri ve özeleştiriden korkmamalı, sorunların üzerine gitmeliyiz.
Bunu başarmanın yolu, eleştirdiğimiz yöntemlerden kaçınarak topluma bir alternatifin var olabileceğini göstermekten geçiyor.

Demokratik olmayan bir parti nasıl getirebilir ki demokrasiyi? Değişim için göreve talip olanlar, değişimi kendi üzerlerinde topluma göstermek zorundadır. Kendini değiştiremeyen, yenileyemeyen bir parti; toplumu, devleti, düzeni nasıl değiştirebilir, yenileyebilir ki?

Demokratik mekanizmalar kurmadan, karar mekanizmalarını en küçük yerel düzeyden başlayarak yurttaşlara açmadan, her düzeyde denge ve denetim mekanizmaları oluşturmadan hiç kimseye güvenilemez. Sorunlarımızdan kurtulmak için her düzeyde tek adam yönetimleri ve yönelimlerinin yerine parti içi demokrasiyi, ortak aklı ikame etmeyen her değişim ifadesi bomboş bir söylemden ibarettir.

BAŞKAN SEÇİLDİĞİNİZ DE YÖNETİM ŞEKLİNİZ NE OLACAK? TABAN SİZİN BAŞKANLIĞINIZ DA ÖNCEKİ DÖNEMLERDEN FARKLI NE GÖRECEK?

Öncelikle yönetim modelimizin temelini inovatif katılımcı, ortak aklı hareketinin merkezine koyan bir çalışma sistemi oluşturacak. Bunun içinde sadece seçim dönemlerine 1 ay kalası değil toplumun her kesiminin her sorununda parti olarak saf tutan çözümün bileşenlerinden biri olan ve bu kararlılığı her gün seçim varmış gibi her alanda gösteren eylemselliğin ağır bastığı, siyaset yapmayı ilçe binalarından alanlara taşıyan bir siyaset modeli geliştireceğiz. Bu dinamizmi yaratırken hareket noktamız büyüklerimizin deneyimlerini kadınlarımızın emekçi ve mücadeleci anlayışına gençlerimizin dinamizmini entegre ederek kapsayıcı katılımcı bir örgütlenme modeli geliştirmek olacak. Özetle Partiyi, salon siyasetinden ve bunun Yarattığı bürokratik yapılanmadan kurtarıp laik sosyal demokrat Düşünceler ışığında her mahallede yeniden inşa edeceğimiz emek Eksenli bir süreçle yeniden örgütleyeceğiz.

ŞÜKRAN HANIM ÇALIŞMALARINIZ NASIL GİDİYOR, SEÇİM SONUÇLARINDAN ÜMİTLİ MİSİNİZ?

Sizin de bildiğiniz gibi delege seçim süreci iki listenin kimi yerlerde ortak çoğu yerlerde mavi ve beyazların yarışı olarak devam etti. Ben sürecin en başından beri hiçbir rengin, oluşumun, yapının daha açık bir ifadeyle güç gruplarının hiçbiriyle ortak hareket etmedim. Adaylık sürecim her iki gruptan bağımsız 37 yıldır bir an olsun aklımdan çıkmayan partili olma sorumluluğunu taşıyan bir   cumhuriyet kadını olarak bu sürece kayıtsız kalmamam gerektiğini düşünerek görev değil sorumluluk almalıyım dedim. Dikkat edin görev değil sorumluluk aldım çünkü görevi birileri verir sonrasında o görevi verenler emirlerde vermeye başlar, Başkanlık görev değil sorumluluktur. Görevini yap işine bak sistemi ile Çalışacak bir yönetim bir süre sonra tıkanır. Tekrara düşer, kendini Tekrar eder durur ve diyalog kuramadıklarını ötekileştirir, ilçeye
Bürokrasiyi hâkim kılar, devlet dairesine gider gibi gidip gelinir Partiye. Şunu samimiyetle belirtmeliyim ki adaylığımı açıkladığım günden bu yana büyük küçük, yaşlı genç, tanıdığım tanımadığım birçok partilimizin olağanüstü desteğini her an hissediyorum. Bu vesileyle desteklerini ifade eden çıktığımız yolun doğruluğuna inanan herkese sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.

Yorum Ekle

Adınız / Rumuz

Yorumunuz
9 + 3 =